Londra bu hafta biraz buruk değerli okurlar. Chanel’in Metiers d’Art başlıklı moda şovu ben bu yazıyı kaleme alırken Manchester’de yapılıyor. Knightsbridge, Kensington, Chelsea ulusalararası oligarklar topluluğunun eş ve aileleri apar topar kuzeydeki sanayi, alternatif rock şehri Manchaster’a akın etmiş durumda. Şehrin kokoş mahallelerinde bir ihmal edilmişlik hissediliyor. Londra dururken Manchester da nereden çıktı sorusu zihinlerde.
Oasis’lerin New Order’ların takıldığı, dünyaya yayılan Manchester sound’unun doğduğu yerlerde şimdi şehre akın eden ünlüler ve zenginler Chanel kovalıyor.
Hollywood starları da şu anda o bölgede yoğunlaşmış gelen haberlere göre. Sokak aralarındaki mahalle pub’larında (mahalle kahvesi gibi okuyabilirsiniz) Kate Moss, Kristen Stewart gibi ünlüler görülmeye başlanmış. Tek tek isim saymayayım, tanıdık kim varsa orada.
Sabah BBC’yi açtım, bütün sabah programları bundan bahsediyor. Ne kadar dedikoducu olabiliyor İngiliz radyocuları bilemezsiniz. Ve İngiltere’de radyo hâlâ ne kadar önemli ve büyük ve etkili bunu da bilemeyebilirsiniz diye not edeyim dedim.
Ünlülerin normalde çok özel bir nedeni yoksa pek adımlarını atacakları yerler değil buralar. Chanel olunca işin içinde, koşa koşa gidiliyor elbette.
Bu arada Manchester ve Chanel’in ortak yanları da var. Bakın anlatayım. Sanayi devriminin kalbi, işçi şehri Manchester unutmayalım ki “hafta sonu”nun icat edildiği yer. Bugün cumartesi pazar çalışmıyorsak bunu 1843’te Manchester’daki işçilerin hükümete yaptığı baskılar sonucu elde ettikleri dinlenme hakkına borçluyuz. 1843’ten önceki dünyayı düşünmek bile istemiyorum. Hafta sonu yok. Cuma cumartesi hep aynı. Çalış dur. İnsan sıkıntıdan patlar. Peki nasıl elde edilmiş bu anamızın ak sütü gibi helal gördüğümüz tatil biliyor musunuz? Direterek, birleşerek ve hükümete baskı yaparak. Evet aynen böyle. İşçiler birleşmişler ve başarmışlar. Tepeden lütfedip sunulmamış.
Gerçi başlarda mesleki eğitim için bize ve bunun için de zaman lazım diyerek almışlar bu hakkı. O da ancak cumartesi yarım gün. Ama olsun güzel bir bahane. Önemli olan adım adım, mevzi mevzi gitmek. Günü kurtarmak değil mesele. Öyle olsa belki bugün yedi gün çalışıyorduk. Bu konuyu düşünmek üzere size havale ediyorum.
Velhasıl Manchester hafta sonunu icat eden, bu vesileyle gece hayatının da başka bir seyir izlediği çılgın bir yer. Boşuna değil alternatif rock’ın da dansın da çıkış yeri olması.
Chanel, şovun temelini buraya kurmuş olabilir. Araştırmadım doğrusu. Ama eğer böyleyse güzel görmüş. Gösteri, Manchester’ın en hip, eğlence kültürü açısından önemli yerlerinden Thomas Street ve High Street’te gerçekleşiyor.
Chanel’i Manchester’a bağlayan başka bir şey de elbette tekstil. Manchester tekstilin merkezi. Buradan pamuklu kumaşlar ve kadife alırmış Chanel eskiden. Her ne kadar Chanel’in yaratıcı tasarımcısı Virginie Viard “Manchester benim için müzik şehridir” demiş olsa da ve her ne kadar şovun tasarımı Factory Records kurucusu Peter Saville tarafından üstlenilse de bu gerçek değişmiyor. Bazen her şey çok bariz. Kumaşlar burada işleniyor. Fabrikalar burada. İşçiler burada. İşçiler hafta sonunu icat ediyor ve alıyor, hafta sonu eğlenceyi getiriyor. Bu da moda, stil, müzik ve eğlence kültürü demek. Her şey birbiriyle alakalı. Birbirine gizli iplerle bağlı.
Londra’nın bu hafta kolu kanadı kırık değerli okurlar. Spotlar haklı olarak Manchester’da.