Nefes alıp verme, yaşamımızın en temel fonksiyonlarından biri olmasına rağmen, uzmanlar çoğu zaman doğru şekilde yapılmadığına dikkat çekiyor. Hızlı yaşam temposu, stres ve çevresel faktörler, insanların genellikle sığ ve hızlı nefes almalarına ya da yanlış nefes alıp vermelerine neden oluyor. Bu durum, vücudun oksijen alımını kısıtlıyor ve başta kalp ve ruh sağlığı olmak üzere birçok hastalığa da davetiye çıkarıyor.
‘İNSANLARIN YÜZDE 90’I AKCİĞERLERİNİ TAM KAPASİTE KULLANAMIYOR’
Bütünsel ve tamamlayıcı tıp hekimi ve hipnoterapist Dr. Özgü Sevda Tekin, doğru ve bilinçli nefes alıp vermenin sağlık üzerinde bir dizi olumlu etkisi olduğunu belirtiyor. Uzun yıllardır nefes eğitmenliği de yapan Tekin, insanların yaklaşık yüzde 90’ının, akciğer kapasitesinin yalnızca yüzde 30’unu kullandığını ve diyafram kasının etkin kullanmadığını ifade ederek, nefes egzersizlerinin önemine vurgu yapıyor: “Nefes egzersizleri ile solunum yollarını genişleterek, akciğer kapasitesini artırarak, daha fazla oksijenlenmeyi hedefliyoruz. Diyaframı etkin kullandığımızda stres yönetimini, öfke kontrolünü de sağlamış oluyoruz. Bedenin daha fazla oksijenlenmesiyle, sadece akciğer değil tepeden tırnağa bedenin stresinden azaltmış oluyoruz.”
‘BİRÇOK RAHATSIZLIKTA ÇOK ANLAMLI SONUÇLAR ALABİLİYORUZ’
Yapılan bilimsel çalışmalarla, nefes egzersizleri sayesinde özellikle akciğer hastalıkları ve kalp rahatsızlıklarında, beyinle alakalı odaklanma problemlerinde ve beyin gelişiminde anlamlı sonuçlar alındığının altını çizen Tekin, nefes egzersizi ve solunum terapisi arasındaki farklı ise şöyle açıklıyor: “Nefes egzersizi çalışmasıyla ‘pulmoner rehabilitasyon’ dediğimiz solunum terapisi farklı şeylerdir. Pulmoner rehabilitasyon terapisinde hastalık tedavilerinde kullandığımız yöntemler de var. Özellikle KOAH, astım, kovid, kovide bağlı hasarlar, panik ataklar, öfke, stres, travma sonrası stres bozukluğu ve bağımlılıklarda da çok etkin sonuçlar alabiliyoruz. Ancak pulmoner rehabilitasyonun, bir psikoterapi olarak adlandırılabilmesi için, bunun eğitimini almış uzman psikolog ve psikiyatristler tarafından uygulanması gerekiyor.”
Tekin, akciğer kapasitesini artırmakta, öfke ve stres yönetiminde, anksiyete bozukluklarında, panik ataklarda, depresyonda, hiperaktivitede, odaklanma probleminde ve özellikle ruh sağlığı açısından da nefes egzersizlerinin önemine dikkat çekiyor.
‘NEFESİN BURUNDAN ALINIP, YİNE BURUNDAN VERİLMESİ GEREKİYOR’
Nefesin burundan alınıp, yine burundan verilmesi gerektiğini belirten Tekin, “Sabah uyandıktan sonra, gün içinde, stres anında ve gece uyumadan önce uygulamamız gereken nefes çeşitleri var. Öte yandan günlük minimum 40 dakika süren, uzman eşliğinde yapılan nefes terapileri de vardır. Doğru nefes, burundan alınıp yine burundan verilendir. Çünkü solunum sistemini burundan başlar, buradan trakelerle akciğerlere doğru gider. Ağız yoktur burada. Ağzı kullandığımız farklı alanlar var. Çok fazla kardiyo yaptığımızda, ek bir egzersizde ihtiyaç duyduğumuzda ağız devreye girer. Şarkı söylerken, konuşurken ya da nefes verdiğimizde ihtiyaç duyduğumuzda ağız kullanılabilir. Fakat, sağlıklı bir nefes için burnu kullanıyoruz” diyor.
YANLIŞ NEFES ALIMI BİRÇOK RAHATSIZLIĞA DAVETİYE ÇIKARIYOR
Peki, yanlış nefes alıp vermek ne gibi sağlık sorunlarına yol açabilir? Sorumuzu Dr. Tekin, şöyle yanıtlıyor: “Özellikle çocuk yaşlarda, doğru nefes alışverişi sağlanmadığında, ağız gelişimi, omurga gelişimi, kemik gelişimi ve diğer benden rahatsızlıklarına kadar ne yazık ki olumsuz sonuçlar görebiliyoruz. Ağızdan nefes alındığında ağız yapısının bozulması, odaklanma problemi, damak yapısının bozulması, dişlerin üst üste gelmemesi, çene yapısının bozulması, alt çenenin geride kalması, akciğere yeterli nefesin ulaşamaması gibi sonuçlar doğurabilir. Bütün bedenin yetersiz oksijenlenmesini etkiler. Omurga sağlığını bozar ve daha kambur bir yapı oluşturur.”
‘NEFES AL- NEFES TUT- NEFES VER- NEFES TUT’
Stres ve öfke anında da doğru nefes alışverişi büyük bir öneme sahip. Özellikle panik atakta, anksiyetede ve streste, ‘nefes al- nefes tut- nefes ver- nefes tut’ metodu en etkili yöntemlerden biri olarak kabul ediliyor. Dr. Özgü Sevda Tekin, nefes tutulduğunda kontrolün artık kişin elinde olduğunu belirterek, “Kontrollü nefesin nasıl tutulması gerektiğinin işin uzmanlarından öğrenilmesi gerekiyor. Bu kendi başına öğrenilebilecek bir şey değildir. Bu konuda, ‘4 saniye nefes al, 7 saniye nefes tut, 8 saniyede nefes ver’ ya da ‘4 saniye nefes al, 4 saniye nefes tut, 4 saniyede nefes ver’ şeklinde bir öneride bulunabiliriz. Aynı zamanda, ‘sağ burun deliğini kapatarak soldan nefes al sağdan ver, sol burun deliğini kapatarak sağdan nefes al soldan ver’ şeklinde de bir nefes alışverişini stres anında önerebiliyoruz. Yani yine burundan alıp, burundan veriyoruz” diyor.